25 Aralık 2007 Salı

Bayram-ül Kurban

Timur Bey'in ilk kurban bayramı tecrübesi için yine Ataşehir yollarındaydık geçen hafta. Şaşırtıcı derecedeki rahat trafiğin ardından ulaştığımız aile apartmanında, adet olduğu üzere önce Timur'un babaannesine uğranıldı ve yol yorgunluğu atıldı. Yine adet olduğu üzere Timur'un halası ve eniştesi ile burada buluşuldu ve akabinde asıl toplanma yeri olan bir üst kattaki büyük dedelerin evine çıkıldı.


Timur, bir önceki bayramdan beri görmediği akrabalarını hatırlamaya çalışırken, kucaktan kucağa seyahatine başladı. Genel olarak neşeli ve sakindi, fakat ansızın bastıran uyku ile hemen gözler anneye çevrildi. :)

Fatma teyzesi ve Ayhan eniştesinin aldığı oyuncak hediyeyi idrak etmesi biraz zaman aldı ufaklığın; zira o hala -oyuncak olsun olmasın- "elime ne geçirsem de kemirsem" komutu ile geçiriyor günlerini... Bu yeni "renkli şey" de onun için bulunmaz nimet. :)


Bir bayram da böyle geçti; şimdiden iki etti bile. Zaman hızlı geçiyor; neredeyse 7 aylık oldu Timur...
Bayramlaşamadığımız herkesin geçmiş bayramı kutlu olsun; nice bayramlara...

16 Aralık 2007 Pazar

Timur'dan anneanneye şimdiden geçmiş olsun...

Anneannesinin kötüleşen bel fıtığı nedeniyle, ameliyat olmak üzere hastaneye yatması, herkesi olduğu gibi Timur'u da etkiledi. Önceki hafta boyunca yaptığı ziyaretlerde anneannesinin yanında sessizce oturdu ve ona moral vermeye çalıştı. Ufaklık yakınlarının hissettiklerini hissedebiliyor sanki, üzgünse o da üzülüyor, susuyor, öylece yüzüne bakıyor insanın...

Şimdi hep birlikte anneannesinin iyileştikten sonra tekrar, aşağıdaki fotoğraflarda olduğu gibi, Timur'u kucağına alacağı günleri bekliyoruz...


Bursa'ya sevgilerle...

Anneannesinin rahatsızlığı nedeniyle Bursa'dan kalkıp gelen büyük anneanne ve dedeye, hafta boyunca onlara eşlik eden Timur moral sağladı. Timur en son Bursa ziyareti sırasında 2 aylıkken görmüştü büyükanne ve dedesini:

http://timurbey.blogspot.com/2007/08/timur-beyin-ilk-deniz-ar-seferi.html
http://timurbey.blogspot.com/2007/09/sevin-ve-hzn.html

Hafta boyunca kucaktan kucağa bir koala misali gezen Timur, özellikle dedesi ile gezmekten ve oynamaktan keyif almış...



Timur yeni astronot kostümü içinde poz veriyor. Biraz büyük almış annesi, seneye de giysin diye herhalde :)... (kışı anca geçirir muhtemelen)
Bu kıyafet içinde pek rahat değil bizimkisi. Başını çeviremiyor; ellerini, ayaklarını kaldıramıyor... Bu nedenle bir süre hareketsiz kaldığında sıkılıp bağırmaya başlıyor. Babası gibi sıkılgan bir yapıya sahip... :)



7 Aralık 2007 Cuma

"Baba" dedi!!!

Timur dün akşam ilk kez net olarak baba demeye başladı... :)))))))))

1 Aralık 2007 Cumartesi

1,5 doğum günü

27 kasım babamın, amcamın ve Filiz'in ortak doğumgünü olmasının yanısıra, artık Timur'un da buçuklu doğum günü olarak kutlanacak; çünkü Timur bu tarihte tam 6 aylık oldu.

Anneye yaban mersinli özel bir pasta, Timur'a da (hacmi nispetinde :)) ahududulu minik bir pasta (teşekkürler ÖZSÜT :)), maytaplar, mumlar ve balonlar eşliğinde, anneanne ile birlikte ufak çaplı bir kutlama gerçekleştirdik.



Timur ilginç bir şekilde, ilk defa tecrübe ettiği balonlardan korktu. Ancak iki gün sonra balonlarla oynamaya (yakalamaya ve yemeye çalışmaya :)) başladı, bu seferde bir türlü yakalayamadığı için sinir oldu Bambam.
Bu arada Timur henüz pasta yiyemediği için bu açığı zevkle ben kapattım... :)

Minik adam


Timur artık gündüzleri kendi odasında, kendi yatağında uyuyor. Her ne kadar başında telsiz olsa da sürekli başına gidip onu kontrol ediyoruz; zira ufaklık uyandığı zaman battaniyesi veya örtüsünü (ne bulursa) başının üzerine kadar çekmeyi oyun zannediyor. Tabi bizim de boğulacak diye ödümüz patlıyor.

Beyimiz artık destek almadan oturmaya da başladı. Artık yatar pozisyonda olmak ve etrafı kolaçan edememek onu bir hayli kızdırıyor. Hatta geçenlerde ne yazıkki ikinci kez, kaşla göz arasında ana kucağından düştü. Ama bu sefer ana kucağı yerdeydi ve yine dört ayağının üzerine düştü bizimkisi. Çok korkuttu ama sonra gülerek bizi teselli etti.

Bundan sonra esaret günleri başlıyor. Ana kucağı ve mama sandalyesinde emniyet kemersiz oturmak yok... :)

Yeni doktorumuz...

Geçtiğimiz günlerde birtakım sebeplerden dolayı Timur'un doktorunu değiştirdik. Bundan sonra kontrollerimize Bay Enrico'ya gideceğiz.

Timur Bey, 6. ayını doldurmaya 1 hafta kala gittiğimiz kontrolünde tartıda yaklaşık 8,600 gr. çıktı. Ufaklık hasta olmasına rağmen yine neşeliydi. Eline ne geçirirse yemeğe çalıştı :).

Öksürmeye başlayalı 10 günü geçti ama hala iyileşemedi; şimdi burnu da akmaya başladı Timur'un. Doğumundan beri ilk defa hasta olan oğlumuzun bu durumuna alışamadık bir türlü. Allah beterinden saklasın...

18 Kasım 2007 Pazar

Değirmen'de yemek

Halası, Evrim eniştesi, dedesi ve eşi Şenay Abla ile birlikte, annesi ile en son Timur doğmadan 1-2 hafta önce gittiğimiz ve yemeklerine bayıldığımız Değirmen'e gittik. Babasının rejimi helak olsa da, baş köşeye kurulmuş olan Timur Bey'in liderliğide keyifli bir yemek yendi.

Bu ilk gelişinde yemeklerin tadına bakamamış olsa da (yeni yiyip gelmişti de ondan, yoksa biftek yiyecek kadar dişi mevcut :)), bir sonraki sefere Timur babası ile birlikte Mexico Steak yiyecek...




Dede ile sanaldan gerçeğe :)

Timur nihayet, şimdiye kadar sadece webcam'den gördüğü ve telefondan duyduğu dedesi ile görüşme fırsatı buldu. Torun hasreti ile Fethiye / Göcek'ten yollara düşen dedesi ve eşi, karşılaştıkları andan itibaren Timur'u kucağından indirmek istemediler. Bol bol oyun oynadılar, hatta Timur dedesinin kucağında uyudu bile...




Dedesi Timur'a hediye olarak mama sandalyesi aldı. Artık beyimiz yemek masasına kendisini daha yakın hissediyor. İlgi çekici renkleri nedeniyle sürekli yeni oyuncağına :) binmek istiyor. Henüz uzun süreli oturması sakıncalı olduğundan onu yatar pozisyonda oturtuyoruz ve bu şekilde yiyor mamalarını...

Büyükleri masada kahvaltı ederken, laf dinlemek için uyku ile çetin bir mücadele verse de sonunda yenik düştü ve sandalyesindeki ilk uyuklama böylece kayıtlara geçmiş oldu. :)


5 Kasım 2007 Pazartesi

Kitap kurdu Timur




Oğlumuz tam anlamıyla bir kitap kurdu. Kitapların içindeki resimlerle çok ilgili ama tadına bakmayı daha çok seviyor. Emekleme pozisyonunda, bitkin düşene kadar dişlerini kitabın kapağıyla kaşımaya çalışıyor. Ufaklığın derdi büyük; gene diş çıkartıyor. Geçen hafta üst sağ ön kesicileri çıkarttı. Bu sabah üst soldakiler çıkmış olarak uyandık. Şimdiden 6 tane dişi oldu... Son bir haftadır nerdeyse hiç uyumuyoruz. 10'ar dakikalık dalmalar ve arkasından gelen ağlama krizleri... Üçümüz de çok yorulduk. Umarım bu hafta daha rahat geçer.

3 Kasım 2007 Cumartesi

Minik davulcu





Timur ilk defa babasının elektronik davulu ile ilgilenme fırsatı buldu ve tek kelimeyle büyülendi. Bagetleri eline aldı (önce bir tadına baktıktan sonra) ve biraz yardımla davula vurmaya başladık. Henüz ayakları yetişmediğinden pedallarda ben yardımcı oldum :).
İki bageti birden sıkıca kavrayarak havada sallaması ve yüzündeki o mutluluk ifadesi görmeye değerdi.

Herşeye uzanma, vurma, dağıtma gibi içgüdülerini davul çalmaya yönlendirebilirsek, bizim BAMBAM 10 yaşına gelmeden çok iyi bir davulcu olacak demektir.

Kim bilir, Timur'a ileride belki 2002 yılında Dream Theater konserinde kaptığım Mike Portnoy imzalı bageti veririm. (ama sadece 1 tane var :))

Işıl'ın doğumgünü


Arkadaşı Işıl, ilk doğumgünü partisine Timur'u da davet etmişti. Akşam olay yerine vardığımızda hepsi kendinden büyük 4 kızın arasında kaldı ufaklık. Bu durumdan zerre şikayeti olmadığı gibi, aksine kucaktan kucağa dolaşıp ilgi odağı olmaktan son derece mutlu gibiydi.
Işıl'ın hediyesini verdik, pastasından yedik ve arkadaşlara veda ettikten sonra evimizin yolunu tuttuk.

Fanatik dayı işbaşında



Timur, dayısı Engin'in bayram öncesinde aldığı FB kıyafetlerini giydi. Tabi bu durumun bizim kayınçoyu ne kadar mutlu ettiğini gözlemlemek o kadar zor olmadı. Bebek kıyafetleri neyse de, esas formayı giyene kadar bu iş netleşmeyecek gibi görünüyor.

Mehmet Çetin ile bir akşam...



Timur'un annesinin eski patronu Mehmet Bey, eşi Ayşen Hanım ile birlikte ziyaretimize geldiler. Böylece Timur, annesinin karnındayken (gür) sesini en çok idrak ettiği kişi olan Mehmet amcası ile sonunda tanışma fırsatı bulmuş oldu. Mehmet Bey ise yine her zamanki tarzı ve neşesi ile ortalığı kırdı geçirdi.

22 Ekim 2007 Pazartesi

Anneanne'nin doğum günü



Timur'un anneannesi, doğum gününde dede hariç bütün aileye bir ziyafet verdi. Dedemiz oruçlu olduğundan dolayı gelemedi. Pizzalarımızı bitirip Timur'u bebek arabasından yanımıza aldığımızda, önce masanın üstündeki kağıtları yemeye çalıştı, sonra Cola kutularına saldırdı. Oğlumuz artık her şeyi merak ediyor. Etrafıyla çok ilgili olduğundan uyutmakta büyük güçlük çekiyoruz.

21 Ekim 2007 Pazar

Baba Karşılama


Timur bir akşam annesini de alıp, gün içinde çok özlediği babasını iş dönüşünde karşılamaya geldi. Annesi onu bu sefer arabası ve ana kucağı olmadan getirdiği için bizimki gözleri ve ağzı açılmış şekilde, şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu.


Dönüşte ona yasak bölge olan Burger King'in yerini gösterdim. "Bir ara kaçar geliriz" manasında göz kırptık birbirimize... :)

Banyo Keyfi



Timur artık köpük banyosunu bir süredir direkt küvetinin içinde yapmaya başladı çünkü küvet üzerine taktığımız fileye sığmıyor. Banyo yapmaktan çok mutlu oluyor beyimiz; sürekli ayaklarını suya vurup bizi ıslatmaktan da geri kalmıyor. İşin kötü yanı, bacaklarını kıvırmazsa bu şekilde de sığmıyor ufaklık. Yakında büyük küveti dolduracağız onun için...

19 Ekim 2007 Cuma

Şeker Gibi Bayram

Oğlumuzun ilk bayramı...

Yeni bayramlık kıyafetleri içinde pek bir "küçük adam" oldu beyimiz. Altında kumaş pantalon, üzerinde baklava desenli kazağı ve ayağında halası ve eniştesinin hediyesi Converse'leri ile pek bir şıktı Timur.




Bizim ailede bayramların kutlandığı lokasyon olan Ataşehir'e öğle saatlerinde vardık. Burada Timur babaannesi, halası ve Evrim eniştesi ile asıl bayramlaşma öncesinde ön müzakere sürecine girdi :).




Büyük dedenin dairesine çıkıldığında, kapıdan girer girmez kopan gürültü ve çığlıklar başta Timur olmak üzere hepimizi korkuttuysa da çabuk toparlandık. Tabi ufaklık hemen bir teselli molası için annesine yapıştı ve sakinleşti. Keyfi yerine geldikten sonra tüm aile fertlerinin kucaklarına bir süreliğine ziyarette bulundu; el öpmeyi ve bahşiş toplamayı da ihmal etmedi. (Cebinden para çıktı hakikaten :))


Akşam üzeri, ziyarete gelen ve kendinden iki hafta küçük olan arkadaşı TUNA ile karşılaştılar. Timur'un Tuna'ya gülümseyerek yaklaşmaya çalışması hepimizde bir gülümseme yarattıysa da, aramızda BAMBAM adını verdiğimiz oğlumun, sinsice karşısındaki bebeğin elini sıkıca kayrayıp dişlerini geçirmesi ihtimali üzerine teyakkuzda bekledim :). Zira kendimden biliyorum ki ufaklık şimdiden tel zımba kıvamında bir acı verebiliyor yakaladığı parmaklara...







Bayramın ikinci günü önce anneanne, dede ve dayısını akşamında ise büyük hala ve kuzenlerini ziyaret etti Timur. Necla ve İrem ablalarının aldığı hediyeyi beyimiz ağzı açık şekilde (ve salyası akarak :)) merakla inceledi.





Timur bayramın son gününü dinlenerek geçirdi ve sıradaki Kurban Bayramının hazırlıklarına başladı. Harçlıklarını biriktirip koç alacakmış (oyuncağından tabi ki)...