Bayramlık kıyafetleri pek bir yakıştı ufaklığa. Özellikle bu kolejli öğrenci pozu süper.
Beyimiz rahatça yürümeye başladığından ve artık kapıları açabildiğinden beri en büyük meraklarından biri olan çamaşır makinasının yanına gidiyor; düğmeleri karıştırıyor, kapakları açıp kapatıyor... Diğer tutukuları da bilgisayar, bulaşık makinası ve önüne barikat kurduğumuz televizyon.
Ufaklık el aletleri ile yapılan her türlü işe de acayip meraklı. Özellikle tornavida gördü mü direkt elimden kapıp başlıyor birşeyleri tamir etmeye :)...
Tatil boyunca pek dinlenemesek te onunla sürekli beraber olmak çok güzeldi. Bayram sonrası annesinin de çalışmaya başlaması ile moraller çok bozuk çok... :(
15 Ekim 2008 Çarşamba
11 Ekim 2008 Cumartesi
Dede ile randevu...
Bayramın 2. günü, dedesi Timur'u görebilmek için Şenay abla ile birlikte Göcek'ten Bodrum'a geldi. Dede, büyük dede ile bayramlaştıktan sonra hep birlikte Turgutreis merkeze gittik.
Timur dedesini yüzyüze sadece 2.kez görmesine ve önceki görüşme üzerinden neredeyse 10 ay geçmesine rağmen ilk dakikalardan itibaren çok yakın davrandı. Birlikte gezdiler, yemek yediler ve oyun oynadılar...
Timur dedesini yüzyüze sadece 2.kez görmesine ve önceki görüşme üzerinden neredeyse 10 ay geçmesine rağmen ilk dakikalardan itibaren çok yakın davrandı. Birlikte gezdiler, yemek yediler ve oyun oynadılar...
.
.
Timur Turgutreis meydanındaki kiralık akülü arabalara bindi. Pedallara basma konusunun pek farkına varamasa da, tek başına seyahat etmekten pek bir mutluydu.
Akşam olup ta ayrılık vakti geldiğinde Timur, iyice alıştığı dedesini bırakmak istemedi. Dedesinin kucağından bize "bye bye" yaparak başta herkesi güldürmüştü.
Akşam olup ta ayrılık vakti geldiğinde Timur, iyice alıştığı dedesini bırakmak istemedi. Dedesinin kucağından bize "bye bye" yaparak başta herkesi güldürmüştü.
.
Sonrasında dedesinin arabaya gidişi ile ufaklığın yüzünde beliren üzüntü ifadesi, dayanamayıp araçtan çıkıp geri geldikten sonra kucağına gidip yine bize "bye bye" yapması ve son kez araca binip uzaklaşırlarken arkalarından yine üzgün bir ifade ile "dede" diyerek bakakalması ile oluşan dramatik sahne, vedalaşan herkesi derinden etkiledi.
9 Ekim 2008 Perşembe
Bayram şekeri Timur
Bayram'dan önceki Pazar günü, 3 ay öncesinde aldığımız biletler ile Bodrum'a uçtuk. Timur ilk kez uçağa bineceği için haftalar öncesinden, o 1 saatin nasıl geçeceği konusunda karnımıza ağrılar girmeye başlamıştı.
Bu konuda yaptığımız hazırlıklar (cep telefonu şeklinde yeni bir oyuncak ve çubuk krakerler) başarılı oldu ve Timur bunlar ile oyalanırken Bodrum'a vardık...
Havaalanında bizi karşılayan babaannesi ve İlker dedesi ile Turgutreis'deki evlerine gittik.
Bayram süresince Bodrum'da olacağımızı öğrenen büyük dedesi, İstanbul seyahatini iptal ederek Bodrum'da kalmıştı. Biz de her gün büyük dede ve büyük anneanneyi ziyaret ettik, bir akşam da yatıya kaldık.
Bayram günü Timur harçlıkları toplamayı ihmal etmedi tabi.
Akşamları annesi ve babaannesi ile oynamaktan geceyarılarına kadar uyumayan Timur, "odalara girip kapı kapatmaca" oyunu oynadı bol bol... :)
Havalar ısınıp hastalıklarımızı biraz hafifletince Bodrum merkezine gittik. Kale fotoğrafı olmazsa olmaz...
Son günlere doğru havanın 29 - 30°C, deniz suyunun da makul bir ısıda olduğunu fırsat bilerek, Timur'u ilk defa deniz ile tanıştırdık. Bu kadar büyük bir su birikintisi karşısındaki şaşkınlığını çabuk yenen ufaklık direkt olarak dalışa girdi.
Bıraksak yüzecek gibi bir hali vardı ama kıyıda kum ve çakıllar ile oynamak ta çok ilgisini çekti; hatta birkaç tane çakıl taşını çiğneme faaliyeti son anda engellendi.
İlk günlerdeki yağışlı ve soğuk hava ile hastalık durumları nedeniyle civar bölgeleri pek gezemedik ama son gün, son saatlerde de olsa Gümüşlük'e gittik...
5 gün çabuk geçti ve ayrılık vakti geldi çattı. Seneye Timur biraz daha büyüdüğünde ve havalar daha sıcakken geldiğimizde, denizin ve havuzun tadını çıkarmak üzere and içerek :) Bodrum'dan ayrıldık...
Bu konuda yaptığımız hazırlıklar (cep telefonu şeklinde yeni bir oyuncak ve çubuk krakerler) başarılı oldu ve Timur bunlar ile oyalanırken Bodrum'a vardık...
Havaalanında bizi karşılayan babaannesi ve İlker dedesi ile Turgutreis'deki evlerine gittik.
Bayram süresince Bodrum'da olacağımızı öğrenen büyük dedesi, İstanbul seyahatini iptal ederek Bodrum'da kalmıştı. Biz de her gün büyük dede ve büyük anneanneyi ziyaret ettik, bir akşam da yatıya kaldık.
Bayram günü Timur harçlıkları toplamayı ihmal etmedi tabi.
Akşamları annesi ve babaannesi ile oynamaktan geceyarılarına kadar uyumayan Timur, "odalara girip kapı kapatmaca" oyunu oynadı bol bol... :)
Havalar ısınıp hastalıklarımızı biraz hafifletince Bodrum merkezine gittik. Kale fotoğrafı olmazsa olmaz...
Son günlere doğru havanın 29 - 30°C, deniz suyunun da makul bir ısıda olduğunu fırsat bilerek, Timur'u ilk defa deniz ile tanıştırdık. Bu kadar büyük bir su birikintisi karşısındaki şaşkınlığını çabuk yenen ufaklık direkt olarak dalışa girdi.
Bıraksak yüzecek gibi bir hali vardı ama kıyıda kum ve çakıllar ile oynamak ta çok ilgisini çekti; hatta birkaç tane çakıl taşını çiğneme faaliyeti son anda engellendi.
İlk günlerdeki yağışlı ve soğuk hava ile hastalık durumları nedeniyle civar bölgeleri pek gezemedik ama son gün, son saatlerde de olsa Gümüşlük'e gittik...
5 gün çabuk geçti ve ayrılık vakti geldi çattı. Seneye Timur biraz daha büyüdüğünde ve havalar daha sıcakken geldiğimizde, denizin ve havuzun tadını çıkarmak üzere and içerek :) Bodrum'dan ayrıldık...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)