18 Kasım 2007 Pazar

Değirmen'de yemek

Halası, Evrim eniştesi, dedesi ve eşi Şenay Abla ile birlikte, annesi ile en son Timur doğmadan 1-2 hafta önce gittiğimiz ve yemeklerine bayıldığımız Değirmen'e gittik. Babasının rejimi helak olsa da, baş köşeye kurulmuş olan Timur Bey'in liderliğide keyifli bir yemek yendi.

Bu ilk gelişinde yemeklerin tadına bakamamış olsa da (yeni yiyip gelmişti de ondan, yoksa biftek yiyecek kadar dişi mevcut :)), bir sonraki sefere Timur babası ile birlikte Mexico Steak yiyecek...




Dede ile sanaldan gerçeğe :)

Timur nihayet, şimdiye kadar sadece webcam'den gördüğü ve telefondan duyduğu dedesi ile görüşme fırsatı buldu. Torun hasreti ile Fethiye / Göcek'ten yollara düşen dedesi ve eşi, karşılaştıkları andan itibaren Timur'u kucağından indirmek istemediler. Bol bol oyun oynadılar, hatta Timur dedesinin kucağında uyudu bile...




Dedesi Timur'a hediye olarak mama sandalyesi aldı. Artık beyimiz yemek masasına kendisini daha yakın hissediyor. İlgi çekici renkleri nedeniyle sürekli yeni oyuncağına :) binmek istiyor. Henüz uzun süreli oturması sakıncalı olduğundan onu yatar pozisyonda oturtuyoruz ve bu şekilde yiyor mamalarını...

Büyükleri masada kahvaltı ederken, laf dinlemek için uyku ile çetin bir mücadele verse de sonunda yenik düştü ve sandalyesindeki ilk uyuklama böylece kayıtlara geçmiş oldu. :)


5 Kasım 2007 Pazartesi

Kitap kurdu Timur




Oğlumuz tam anlamıyla bir kitap kurdu. Kitapların içindeki resimlerle çok ilgili ama tadına bakmayı daha çok seviyor. Emekleme pozisyonunda, bitkin düşene kadar dişlerini kitabın kapağıyla kaşımaya çalışıyor. Ufaklığın derdi büyük; gene diş çıkartıyor. Geçen hafta üst sağ ön kesicileri çıkarttı. Bu sabah üst soldakiler çıkmış olarak uyandık. Şimdiden 6 tane dişi oldu... Son bir haftadır nerdeyse hiç uyumuyoruz. 10'ar dakikalık dalmalar ve arkasından gelen ağlama krizleri... Üçümüz de çok yorulduk. Umarım bu hafta daha rahat geçer.

3 Kasım 2007 Cumartesi

Minik davulcu





Timur ilk defa babasının elektronik davulu ile ilgilenme fırsatı buldu ve tek kelimeyle büyülendi. Bagetleri eline aldı (önce bir tadına baktıktan sonra) ve biraz yardımla davula vurmaya başladık. Henüz ayakları yetişmediğinden pedallarda ben yardımcı oldum :).
İki bageti birden sıkıca kavrayarak havada sallaması ve yüzündeki o mutluluk ifadesi görmeye değerdi.

Herşeye uzanma, vurma, dağıtma gibi içgüdülerini davul çalmaya yönlendirebilirsek, bizim BAMBAM 10 yaşına gelmeden çok iyi bir davulcu olacak demektir.

Kim bilir, Timur'a ileride belki 2002 yılında Dream Theater konserinde kaptığım Mike Portnoy imzalı bageti veririm. (ama sadece 1 tane var :))

Işıl'ın doğumgünü


Arkadaşı Işıl, ilk doğumgünü partisine Timur'u da davet etmişti. Akşam olay yerine vardığımızda hepsi kendinden büyük 4 kızın arasında kaldı ufaklık. Bu durumdan zerre şikayeti olmadığı gibi, aksine kucaktan kucağa dolaşıp ilgi odağı olmaktan son derece mutlu gibiydi.
Işıl'ın hediyesini verdik, pastasından yedik ve arkadaşlara veda ettikten sonra evimizin yolunu tuttuk.

Fanatik dayı işbaşında



Timur, dayısı Engin'in bayram öncesinde aldığı FB kıyafetlerini giydi. Tabi bu durumun bizim kayınçoyu ne kadar mutlu ettiğini gözlemlemek o kadar zor olmadı. Bebek kıyafetleri neyse de, esas formayı giyene kadar bu iş netleşmeyecek gibi görünüyor.

Mehmet Çetin ile bir akşam...



Timur'un annesinin eski patronu Mehmet Bey, eşi Ayşen Hanım ile birlikte ziyaretimize geldiler. Böylece Timur, annesinin karnındayken (gür) sesini en çok idrak ettiği kişi olan Mehmet amcası ile sonunda tanışma fırsatı bulmuş oldu. Mehmet Bey ise yine her zamanki tarzı ve neşesi ile ortalığı kırdı geçirdi.